9 Kasım 2007 Cuma

pazartesi sendromu

pazar gününden başlıyor, karın ağrısı, yoğun stres, uyuma hali, baş ağrısı, uykusuzluk. pazartesi devam ediyor, özellikle pazartesi sabah bitirici oluyor, isteksizlik herşeyin özeti!!!
iş ve tatil günlerinin tarihiyle ilgili küçük bir not;
inanışa göre dünya 6 günde yaratılıyor ve 1 gün ise yaratıldığına şükretme günü olarak kutlanıyor. müslümanlıkta cuma kutsal gün, cumartesi ilk çalışma günü olabiliyor. yahudilerde cuma günbatımı -cumartesi günbatımına kadar kutsal sayılıyor, ilk iş günü pazar. hıristiyanlıkta pazar kutsal gün, pazartesi ise ilk iş günü. uluslararası standartlara da böyle geçiyor. fakat inanışa göre pazar günü dinlenemezsin, yani tüm hafta yoruldum, oh pazar tatil, biraz yatayım dinleneyim falan yok. kutsal gün adı üstünde, yani dua etmeli ve gününü tanrıya şükrederek ve onun için birşeyler yaparak geçirmelisin. bu 19yy sonuna kadar böyle sürmüş, endüstri devrimi ile birlikte, iş ve emek hakları hareketleri, aslında haftanın 7 günü de çalışan işçilere 1 gün dinlenmek için zaman verilmesi konusunda epey uğraşmışlar. bunun sonucunda cumartesi dinlenme günü, pazar kilise günü olmak üzere 2 gün tatil olmuş. dönemi itibariyle kölelikten kurtuluş!! oh süper olmuş.

pazartesi sendromuna geri dönüş;

bir haber okumuştum;
haberde diyor ki; britanya'da hafta sonu tatilinin ardından işe uykusuz, yorgun ve verimsiz dönen çalışanların ülke ekonomisine maliyeti 120 milyon sterlin (yaklaşık 310 milyon YTL). çalışanların pazartesi günleri işe dönerken, new york'a denizaşırı uçuş yapmış kişilere denk yorgunluk hissettiğini belirten uzmanlar, pazartesi sabahı işe konsantre olmanın en az 20 dakika aldığını söyledi. 'office angels' (işyeri melekleri) adlı işçi bulma kuruluşunun araştırmasına göre, çalışanların yüzde 51'i pazar günü en az sekiz saat uyuyor, ancak bu da pazartesi sabahı yorgun ve isteksiz hissetmelerinin önüne geçemiyor. pazartesi sabahı işyerine gitmeyi hiç istemediklerini söyleyenlerin oranıysa üçte iki.( radikal, 17 temmuz 2007)

anket yapılan her üç kişiden ikisi pazartesi işe gitmek istemediğini söylüyor, yüksek bir oran. kim o üçüncü kişi kardeşim? anlamıyorum ki.


pazartesileri de tatil olsun diyenlerin sayısı epey fazla!! hepimiz biliyoruz ki pazartesi tatil olsa, salının canı cehenneme olacak. eminim ileride pazartesi sendromu için başka çözümler aranacak, özellikle işverenler tarafından, ne de olsa yarattığı ekonomik kayıp büyük ve gittikçe büyüyor. aman ne üzücü, ne üzücü.

aslında şimdiden hepimizin bununla başetmek için bazı özel yöntemleri var;

tanıdığım biri mesela, pazartesileri çalışmama günü ilan etti, işe gidiyor ama çok acil işler çıkmadığı sürece işlerine dokunmuyor. maillerine bakıyor, internette geziniyor, müzik dinleyerek zaman geçiriyor, tüm işlerini salı gününe bırakıyor.

başka bir normal insan, pazar gününü deli gibi geçiriyor, sanki hayatının son günüymüş gibi. bir sürü mekan gezip, epey içtikten sonra azcık uyuyup, daha tam ayılmadan, bilinci yerine tam gelmeden işe gidiyor.

konuşma esnasında geçti, bir başka süper insan ise , pazartesi sabah işe giderken, daha arabada yoldayken, pasiflorayı kafaya dikiyormuş. katlanmayı kolaylaştırır tabi. bir de dışarıyla ve kendinle bağlantını azaltır.

eskiden yıllık izninin bir kısmını her pazartesi izin alarak kullanan bir kadınla çalışmıştım. baya işe yarıyordu onun açışından.

pazartesi sendromu ile biraz olsun başetmek için bildiğiniz, duyduğunuz yöntemler var mı? hep beraber insanlık tarihine geçelim!!

Hiç yorum yok: